Bilinen, Bilen, Bilgi

Bölünen, bölen, bölüm vardır matematik işleminde. İlkokulda matematiğin o soyut ve gizemli dünyasında öğretmenlerin bizlere anlattığı onlarca konudan sadece
biridir. Aklıma gelişi ise ‘bilgi’ meselesinden oldu. Bilinen, bilen, bilgi diye üç ayrı kavram vardır. Bunlar bilme işleminin temel kavramlarıdır. Burada bilen bilgiye sahip olan kişidir. Bilinen ise bilenin hakkında öğrenmek/fikir sahibi olmak istediği şeydir. Bilgi ise bilenin bilinen hakkında sahip olduğu bilmenin miktarı/boyutudur. Yani bilenin bilinenden ne kadar bildiğidir.
Şu halde bilgi hiçbir zaman bilinenin kendisi hakkındaki bilgisi hariç bilinenin tamamı olmayacaktır. Bölünenin bire bölünmesi bölümde de yine kendisini verdiği gibi bilinenin de bileninin tek olması bilgiyi bilinenin kendisi yapacaktır. Bu tek mutlak tekliktir, bilgisinin boyutu yine kendisine eşittir, yani kendisi hakkında herşeyi bilendir ve bilinen de onun bilgisinden başka şey değildir.
Burada bir ekleme de bilginin mahiyetine yapmak gerek. Bilgi üstteki gibi bir ‘tek’e ait olmadığı vakit hiçbir zaman bilinenin tamamı olmadığı gibi boyutunu belirleyen bilen olacaktır. Yani bilen küçüldükçe bilgi büyüyecek, bilgiyi tepkimeye sokacak, katlarına çıkacak ve bilineni bildikçe küçülmesi devam edecek. Dönüp dolaşıp anlatmaya çalıştığımız gibi; 1’e doğru küçüldükçe bilgi de o nebze bilinenin miktarına yaklaşacak. Hülasa; teklik fikrine ne kadar yaklaşırsak bilgi bilinenden o nispette nasiplenmiş olacak.
Matematik gerçekten yaratanın dili…

(İş bu aynı şeyleri
tekrar eden yazı İbnül Arabi’nin: “Bilgi bilinene tabidir.” Lafzı etkisiyle
yazılmıştır.)

“Bilinen, Bilen, Bilgi” üzerine bir yorum