Haber Okumak İstiyorum

Pek çok memleket vatandaşı gibi ben de işte veya dışarıda olduğum zaman haberleri telefondan takip ederim. Evdeyken ise televizyondan… Sosyal medyada haber sitelerinin hesaplarını ise pek takip etmem. Televizyonda da sabah haberleri ana haber bültenlerine nazaran tercihimdir. Haber sitelerinin uygulamaları özellikle son dakikalar için kullanışlı olsa da genel manada haber okumak istiyorum diyenler için çoğu kez hayal kırıklığı oluyorlar. Bu yazıda da haber konusunda birkaç noktaya değinmek istiyorum.

Haberin Tarihsel Gelişimine Dair

Bilindiği gibi haber merak unsuru üzerine kurulmuştur. Temel gayesi insanların kendi haricindeki insanlar hakkındaki olayları merak etme duygusunu tatminine yöneliktir. Şimdiki gibi kitle iletişim araçlarının gelişmesinden çok evvel insanlar veya toplumlar birbirlerinden haberleri elçiler, ulaklar, kervanlar veya seyyar satıcılar vasıtasıyla almaktaydılar. Hatta doğruluğu teyide muhtaç haberler veya o dönemin Retweeti için de bu aracılar kendilerince bugün insanların Twitter profiline “Her RT görüşe katıldığı anlamına gelmez.” Yazması gibi “Elçiye zeval olmaz.” Söylemini geliştirmişlerdir. Zira haberler daha çok birkaç kaynağın birbirine aktarımıyla muhatabı insanlara ulaşıyordu ve doğruluğu kesin değildi. Bir nevi “Ben söylüyorum ama yine de sen bilirsin.” demekti.

Bugünkü manada haber anlayışı ise ilk Avrupa’da çıktı. Süreli yayınların ilk örneklerinin temaları genel olarak şehirde olan olayları anlatmaktı. Fakat gitgide olayların daha renkli bir dil ile anlatılması gerekti. Zira gazete sayısı çoğalıyordu. Çoğalan gazeteler için ise birbirinin aynısı olma sorunu baş göstermişti. Bu sorunu çözmek için ise gazete yayıncıları önce üslup farklılaştırmasına gittiler. Ardından daha ilgi çekici haberler bulma çalışmaları başladı. Meşhur bir söz vardır herkesin bildiği; “Köpek adamı ısırırsa haber olmaz; fakat adam köpeği ısırırsa bu haberdir.” İşte bu düstur o dönemki satış kaygılarından mirastır. Nitekim bugünkü haber yayınlarına baktığımız vakit her haber kaynağında (daha doğrusu yorumunda) bu anlayışı görmeye devam etmekteyiz. Gazetecilik kavramı da yine bu haberlerin yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi ile ilgili olarak hayatımıza girmiş oldu.

Derken gazeteleri radyolar, ardından da televizyonlar takip etti. En nihayetinde de internet. Her yeni yayın organı bir dizi değişiklik ve başa çıkılması gereken sorunu da beraberinde getirdi. Evvela her yeni yayın organı yeni rakipler demekti. Zira birbirini takip eden bu kitle iletişim araçları daha fazla insana hitap etmenin yolunu açmış oluyordu. Daha fazla insana hitap ise özellikle değişen ve dönüşen piyasa anlayışında daha fazla alıcı ile muhatap olmaktı. Reklam sektörünün de gelişimi ile tiraj meselesi bir rant meselesine dönüştü. Çünkü daha fazla kişiye hitap eden daha fazla kazanacaktı. Bu da gazetecilik kavramının profesyonelleşmesine büyük katkılar sundu. Artık her gelen haber önemli olmuyor; geri dönüşler, satış rakamları insanların isteklerine göre bir habercilik gerektiriyordu. Bu kısa yolculuktan sonra şimdi gönümüze dönelim:

Çarpıcı Manşetler ve Online Habercilik

Manşet yazıya dikkat çekmek üzere kurulmuş bir söz veya sözcük grubu belirleme işidir. Hatta haberi çokluk manşet sattırır. Manşetlerin ortak özelliği ise ofansif ve davetkar olmalarıdır. Kimse akademik makale tarzında bir manşete gereken önemi vermez. Manşet bilinçaltımıza çalıştığı için daha yazıyı görür görmez, yani içimizde seslice tekrar etmeden bizde markı uyandırmış olması gerekir. En azından bugünkü anlayışı bu şekildedir.

Hızlı yaşanılan ve çok sayıda veriye maruz kalınılan dünyada manşet işi iyiden iyiye önemini ispatlayadursun belli kalıplar da her zaman sonuç veren yöntem denilerek uygulanagelmektedir. Hatta haberi sattıran bizzat manşettir. Haberi anlatan ise giriş paragrafıdır. Şu anda televizyon, gazete veya internet sitelerine girin; hepsinde en az bir adet şok, bir adet son dakika, sıcak haber, olay olay gibi merakı doğrudan tetikleyen söz öbekleri ve ofansif manşetler vardır. Ayrıca elde olmayarak tıkladığınız bu haberlerde ilk paragrafta kimse olanı aktarmaz. İlk paragraf manşete aldanan kişiyi yazının devamını okumaya, haberin devamını seyretmeye davet eden bir merakı körüklemekten öteye gitmez. Haber okumak istiyorum diyen devamına tıklamak zorundadır.Zira her okunma ve izlenme daha fazla reyting ve tiraj demektir. Sürenin o haberde geçirilmesi değer gördüğünü gösterir. Bazen de mesaj kaygısı güdülerek bu haberler eğilip bükülerek verilir ki bu tam bir garabet ve ayrı bir yazı konusudur.

Bugün gelinilen noktada ise özellikle online habercilikte tiraj hedef kitleyi tavlamak için birinci dereceden kullanılır yöntem olmuştur. Çoğu haberin telefonlardan okunmaya başlamasına mütevellit manşetle insanları çekmek zaten küçülen haber okuma kaynağı ve küçük cihazın gerektirdiği dikkat ve dış faktörlerden arınma meselesi ile birleşince son kertede daha da önemli olmuştur. Telefonlara gelen bildirimler davetkar olmalıdır. Sabah otobüste, metroda haber uygulamasını açan insan daha ilk haberin manşetiyle konuya girme ihtiyacı hissetmelidir. Hâl bu olunca manşet o haber kaynağının her şeyi olmaktadır. Ve haber okumak istiyorum diyen kişi de mecburen bu kadar önem atfedilmiş habere giriş yapmalıdır.

Ana Haber Bültenleri

Tarihi belki de televizyonun tarihi kadar eskidir. Gün içine yayılsa da en önemlisi akşam saatinde olanıdır. Format bellidir; tüm ailenin yemek yiyip salona geçtiği; ya da yemek esnasında, yani herkesin bir arada olduğu saatte başlar. Öncesinde ise en az on beş dakika haber başlıkları verilir. Ki yine bunlarda da şoklar, sıcak haberler, gündeme özeller, son dakikalar havada uçuşur ve kitlede merak duygusu körüklenir. Bu haber başlıklarının verilişi ise profesyonel reklam metotları ile olur. Görüntüler kısadır, bir dış ses olayı yarım bırakarak özetler, her cümle sonuna ayrı bir görüntü koyulur ama hiçbir zaman haberin tamamı izlenmeden anlaşılacak şekilde verilmez. Ardından ana haber başlar. Bizim milletin ana haber izleme alışkanlığı da göz önüne alınınca diğerlerini değil kanalın kendisinin tercih edilmesi için bu işte de en iyi anlayan sunucu olarak arzı endam eyler. Hatta haberi sunan kişiye “Anchorman” (enkırmen) adı verilir, falanca ile ana haber bülteni denerek markalaşma yaratılmaya çalışılır.

İlk birkaç haber gerçekten gündem ile ilgili olur. Yani herkesi ilgilendirir yapıda haberlerdir. Ardından hayatın içinden, insanların ilgisini çekecek haberlere geçilir. Bu haberlerin de ekserisi başkasının başına gelen felaketlerdir. Nasıl mı? Bir trafik kazası, yanlış kesilmiş bir vergi cezası, bir dolandırıcılık olayı, aile kavgası, trafikten sıkılmış vatandaşın hezeyanları vs. Durun ve düşünün. Evet değil mi? Zira hepimizdeki merak duygusu içerisinde en baskını başımıza gelmesini istemediğimiz ama haberdar olmak isteyeceğimiz olaylar. Garip değil mi; başka insanların başına gelen felaketlerin Ana Haber Bülteni olması? Yanımıza yöremize uğramasını istemediğimiz ancak yine de duymaktan vazgeçemediğimiz haberlere ilgimiz. İnsanın karmaşıklığına iyi bir örnek aslında...

İlk paragrafta belirttiğim sabah haberlerini ana haber bültenlerine tercih etmem ise görece daha makul olmaları. Birkaç yıl uğraştıktan sonra bu formatın da uygun ve rating yapanını bulmuş gibi bizim kanallar. Genel olarak pozitif bir sunucu, ülkenin zam gibi, hukuksuz işler gibi, siyaset gibi ciddi meseleleri, sunucunun inisiyatifi çokluk eline alıp bol bol konuştuğu ve bu konuşmaların daha çok karşılıklı muhabbet faslında geçtiği, hafif şakacı ve güne enerjik ama herşeyin farkında olarak başlayın teması sabah haberlerimizin vazgeçilmez formatı olup çıktı. Yani burada da format var ama en azından akşam bültenlerine nazaran daha izlenilebilir bir format.

Sosyal Medya Haberciliği

Gelelim sosyal medyaya. Sosyal medya haberciliği terim olarak daha çok sosyal medyayı takip edip bu mecralarda haber değeri taşıyan paylaşımları bulup editöryal işlemlerle sunmak olsa da benim anlatacağım şey o değil. Nihayetinde bu iş de habercilik vasfına uygun bir iş. Bizim bu hususta ele alacağımız yine haber siteleri ve televizyonların sosyal medya hesapları olacaktır. Tabi bir de sosyal medyada yeni bir akım gelişti ki özellikle memleketimizde Twitter kullanıcı sayısının artmasında da doğrudan etkisi var. Birtakım anonim hesaplar açılıp ülke gündemi, siyaseti, futbol transfer haberleri, bölgemiz ve dünyada ne olduğuna dair birincil kaynaklardan bilgiler ulaştıran hesaplar peyda oldu. Tabi bu hesapların ekserisi kulis sayesinde duydukları olayları daha çok yorum ile bize vererek ve kimliklerini gizem üzerine kurarak merak unsurunu uyandırsalar da bilgi ulaştırıyorlar bize arada sırada. En basitiyle açıklayacak olursak; pek çok kişi bir deprem veya patlama olduğunda Twitter’ın arama sayfasına deprem, patlama, yer ismini yazarak bilgi sahibi olmaya çalışıyor. Ayrıca mecraların hemen hepsi artık kişiye canlı yayın yapma olanağı da sunduğu için hem kişiye çok istenilen fenomen olma fırsatı sunuyor, hem de teşhir güdümüz sayesinde diğer insanları da bilgi sahibi yapmış oluyor.

Yani bu mecra büyük haber aracılarının (TV, ajans, haber sitesi, gazete vs.) hem haberin tarihçesinde belirttiğimiz gibi daha fazla insana ulaştıkları mecra oluyor, hem de bu mecraların belki de en fazla dışarıda kaldığı yer anlamına geliyor. Bu yüzden eldeki en basit çözüm bu mecralarda haber aracıları tarafından akışa sunuluyor: dikkat çekici manşetler. Hatta bu haber aracılarının sosyal medya hesaplarına baktığımız zaman (özellikle Twitter’da) neredeyse şok etmeyecek, son dakikamızı ayırıp okumayacağımız haber yok gibi. Bu da sağlıklı şekilde habere ulaşmanın önündeki engellerden olmaya, bizi ilgilendirip ilgilendirmediğini dahi bilmediğimiz konularda düşünmeye sevk eden bir metot olarak o sitelere güvenimizi de sarsmaktadır.

Yukarıda haber sitelerinin içerik anlayışına da pek girmedim. Zaten bilgisayarınızda veya telefonunuzda haber sitesi açtığınızda anasayfa ise en üstte veya sayfanın ortasında manşet, ki bunlar önemli haberlerdir, sağda uzun ince bir reklam, üst bannerdan süzülen kapatabildiğiniz bir reklam, haberin içeriğine girdiğinizde bütün sayfayı kaplayan ve geri sayım yaparak sizi daha da kendisine odaklayan bir reklam, sayfanın sağında veya altında, yani en çok dikkat ettiğiniz yerlerden birinde foto galeri, onun yanında da magazin, futbolcu eşleri, ünlülerin makyajsız hâli ve manken kızların konu olduğu haberler. Söylediğimiz gibi, mesele o sitede daha fazla vakit geçirip o reklamlarla daha fazla muhatap kalmanızdır çünkü. Peki,

Nasıl Haber Okunur?

Bu konuda uzman değilim, yazının tafsilatına aldanmayın. Ancak haber okumak istiyorum diyen ve sayısı az olmayan insanlardan biriyim. Zira haberleşme özgürlüğü anayasal güvence altına alınmış bir ülke vatandaşıyız. Uzun süredir yaptığım ve size de tavsiye edebileceğim bir yöntemim mevcut. Tabi bu yazıyı okuyan mevcut formatlardan rahatsız olmayıp aksine memnun da olabilir. Bilgisayarda olsun, telefonda olsun arama motorlarının haber uygulamalarını kullanıyorum. Yani news.google.com veya Playstore’da Google haber ve gazete oku gibi uygulamalar. Sadece arama motorlarının değil, geliştiricilerin de siteler arasında kaybolmadan habere ulaşmanızı sağlayan uygulamaları mevcut. Aynı husus köşe yazarları için de geçerli. Bu tür uygulamalarda hem en çok okunan haberleri hem de birincil önemli görülen haberleri bulabilirsiniz.

Tabi bu sadece benim kullandığım metot… Bizlerin asıl bilmesi, bilmiyorsa da öğrenmesi gereken şey ise haber seçmek olmalı. Hem dezenformasyon tehdidinden kurtulmak, hem de zaten binlerce verinin zihnimizi doldurduğu günümüz dünyasında bize katkısı olmayacak içerikleri süzmek için haber seçmeyi öğrenmeliyiz. Hiçbirimizin mesleği gazetecilik değil ancak yine de günümüz dünyasında teyidin ne kadar önemli olduğu, hele sosyal medya vesilesi ile geçmişin birkaç el değişip destanlaşan haberleri gibi ortalığa yayılan beyanatların aslını öğrenmenin ve bunun bize yararının muhakemesini yapmamız aşikâr olmuştur. Sağlıklı düşünen ve gündemin farkında olan bir birey olmak istiyorsak haber seçme özgürlüğümüz kadar haberi seçme yeteneğimizin de gelişmesi gerek.