Arabesk Rap Kavır Şarkılar

Son günlerde başımızda yeni bir trend var, arabesk rap kavır şarkılar. Çığ gibi büyüdü ve bütün müzik piyasasını ele geçirdi. Müzik piyasasından kastım, araba radyolarından sosyal medyaya her yerde bunlar çalıyor. Denk gelmemeniz mümkün değil. Bu arabesk rap şarkılar nasıl mı yapılıyor?

Formül belli: zamanında popüler olmuş bir arabesk sanatçısının diğer şarkılarının gerisinde kalmış çok bilinmeyen bir şarkısını alıyorsunuz feat için kullanıyorsunuz. Bu feat şarkının giriş müziği ile şarkı başlar, önce şarkıdan birkaç mısra çalar. Ardından rapçi devreye girer. Burada konu kesinlikle semtte gayrı meşru kovalayan bir gencin hikayesi, aşkı, isyanı, kavgası vs. olmalıdır. Başka türlüsünü bünyeler kabul etmez. Rapçinin tiradında son satırda adrenalin tam yükselince feat şarkının tercihen nakarat kısmı yüksek sesle girer. Duruma göre en yanık kısmı da olabilir. Bu kısım da bitince rapçi biraz ikinci kısmını söylemeye başlar. Burada biraz daha aksiyoner davranır. Eğer birine meydan okunuyorsa raconun, intikam yemininin büyüğü buraya bırakılmıştır. Son cümlede de güzel bir posta konur ve feat müzik çala çala şarkı biter. Bunların hepsi 4 dakikada olur.

Bu dört dakikada ne dinlediğiniz arabesk şarkıdan, ne de rapçinin isyanından bir şey anlayabilirsiniz. Çoğu kez rapçinin anlattığıyla şarkının teması birbirine uymaz. Hatta ilgisi yoktur. Detone bir çığırışla küfürler, bel altı muhabbetler, posta koymalar, zararlı alışkanlıklara şirin göndermeler asi olmanın gereğiymiş gibi şarkılarda geçer. Ve zamanında duayenlerin klimasız stüdyolarda taş plağa heba olmasın diye orkestra ile tek seferde çektiği klasik eserler kimliğini de, ruhunu da beatboxlarda bırakır.

Halbuki rap müziğin Türkiye’de başlangıç sonrası iyi bir yöne doğru evrilmekteydi zamanında. Kartel, Ragga Oktay derken Ceza ve Sagopa ile rap müzik belli bir felsefi derinliği olan, gerçek bir isyan ve mesaj yansıtmak isteyen ve müzikaliteyi de gözeten bir seviyeye gelmişti. Daha sonrakilerde ilk dönem Gazapizmi ve Saian’ı sayabiliriz. Bu isimlerin şarkı sözlerini metin halinde kime versek beğenerek okuyabileceği bir formattaydılar. Elbette doğası gereği küfür de vardı fakat sözün içinde mesajı destekleyici olarak; yani formata dahil durumda mevcuttu.

Gelinen noktada ise ruhun gıdası meselesi çoktan geçilmiş, “Punch” diye tabir edilen vurucu kısmı 15-30 saniyelik sosyal medya videolarında en çok paylaşılsın motivasyonuyla eserler yapılmaya başlanmıştır. Görünen o ki bir süre daha devam edecek. İnsanlar sevdi, seviyor savunması da bence çok sağlıklı değil. Zira popülerlik kolaylıkla sağlanan bir durum. Belli bir bütçeyle, ısrarla gösterme ile herşey popüler olabilir. Reklamcılık müzikalitenin önüne geçmiştir. Allahtan gelip geçici bu durum. Çünkü özellikle aşırı popüler olan hemen hemen hiçbir şarkı müzikte yeteri kadar kalıcı olmadı. Sabun köpüğü misali bütün yüzeyi kapladığı için dinlenmek zorunda kalıyor bence. Uzun vadede bu arabesk kavır şarkıların pek şansı yok. Bunu 90’larda ekmek su gibi çalıp bugün adlarını dahi hatırlamadığımız arabeskçiler, 2000’lerdeki popçulardan da anlayabiliriz. Müzik kendi tekamülünü imbikten geçirebilme özelliğine sahip. Damıtıldıkça tortular çöküyor ve yoluna devam edemiyor ve öz aroma yoluna devam edebiliyor.