Uzaya Giden Türk

Birkaç gündür memleket olarak birbirimize olan bütün sinirimizi, gıcıklanmalarımızı bir kenara bıraktık ve bir konuya yoğunlaştık: Uzaya giden Türk’e. Alper Gezeravcı devlet desteğiyle uzaya giden ilk Türk vatandaşı oldu. Hepimiz heyecanlandık, heveslendik ve mutlu olduk. Hele ki Alper Bey roket yörüngeye konduktan sonra “İstikbal Göklerdedir.” Vecizesini söyleyince göğsümüz kabardı. Bir Yörük çocuğu Cumhuriyet’in sunduğu imkân sayesinde bu toprakların ilkini yaşamaya nasip oldu.

Tabi bizim memlekette hiçbir şey antitezi olmadan var olamaz. Uzayda bile Kemalist kafa değişmiyor diyeninden devletin kaynakları seçim yatırımı için çarçur ediliyor iddiasına kadar her taraftan eleştiriler gecikmeden geldi. İnsan bakışıyla mutlu olur. Siz herhangi bir konuya dahi suizan ile bakarsanız elbette eksikler, yanlışlar bulacaksınızdır. Zaten insan “öteki” söz konusu olduğu zaman olumsuzu yakalamakta oldukça mahirdir. Kendi gözündeki merteğe rağmen başkasının gözündeki kirpiğe çöp muamelesi yapmak hayattan sevk almamanın olmazsa olmazlarındandır.

Bu sefer bu iki güruh toplum hissiyatına pek nüfuz edemedi. Çünkü insanlar bir arada yaşamanın, anlayışın, başarmanın özlemini çekiyor. İnsanımız bütün olumsuzluklara veya olumsuz söylemlere rağmen en gereken zamanlarda toplumsal refleksi çok net veriyor. Bize özel bir özellik ve çoğu post modern toplum teorisine de ters. Bu yüzden çoğu kez ben ayrıştırma çalışmalarının uzun vadede başarılı olmayacağını ve milletin tahammülünün son kertede taşarak failleri sert şekilde derdest edeceğine inananlardanım. Yine de bu ayrı düşünenlerin de bizim insanımız olduğu gerçeğini göz ardı etmeyelim, onlar da bu ülke için önemli.

Alper Bey’in bu seyahati elbette bilimsel bir çalışma değil. Yine uzay çalışmaları konusunda bizi bir anda kaybettiğimiz yılların ötesine taşıyacak da değil. Ama bu toprakların çocuklarına umut etmeyi, hayal kurmayı öğretmesi bakımından yerinde oldu. Demek ki Türkler de uzaya gidebiliyormuş! İstenirse yapılamayacak şey değil, tek gereken çok ama çok çalışmakmış. Bu toprağın çocuklarının hayal kurması önemli. Hayallerini gerçekleştirmek için çok çalışmaları gerektiğini öğrenmeleri daha da önemli. Bizim hayal kurma eksiğini Alper Gezeravcı şahsında devlet giderdi sayılır, çalışma disiplini eksiğinde sıra. Ve en zoru da bu.

Bizim hamasetten uzaklaşmamız lazım. Hamaset en önemli olayları, abide şahsiyetleri, politikaları, askeri stratejileri, adaleti, tarımı, yani bulaştığı her şeyi sulandırıyor. Kalitesinden ederek bayağılaştırıyor. Bu meselede de hamaset en az uzaya gidişi beğenmeyenler kadar konuyu sulandırır.

Hülasa; güzel bir anı oldu. Çocukların ve gençlerin oldukça ilgisini çekmesi işin hedefe ulaştığı anlamına gelir bana göre. Atamız Oğuz Han’ın destanını hatırlarsak; Bozok kolundaki boylar dahi gökten inen eşinden doğan çocuklardır. Yine Türk Mitolojisinde göğün önemli bir yeri var. Bu arketipler başlı başına güzel bir gök bilimi çalışma seferberliği için dahi yeterli motivasyon kaynağı olabilir. Uzaya giden Türk iyi bir slogan.