Antep Harbi

Antep Harbi direnişi yemeklerinden ve tatlılarından çok daha önemlidir. Şehrin iflah olmaz gastronomi propagandası ona ait değerlerde çok çok geride gelir. Antep evvela savunması ile bilinmelidir. Yirmi bin civarı nüfusun 6317’sinin şehit olduğu, koca bir devlete tek başına direndiği günden bahsediyoruz.

(Alıntı) Antep Harbi’nde Anteplilerin Yalnız Bırakıldığı Yadsınamaz bir gerçektir.

Antep, Fransızlar tarafından işgal edilmeye çalışıldığı günlerde yaklaşık yirmi bin nüfuslu, Osmanlı devleti tarafından kaderine terk edilmiş bir kasaba durumundaydı. İkinci Kolordu ise henüz kuruluş aşamasında bulunuyordu. Bu kolordu kurulmaya çalışılan düzenli ordunun güney illerindeki sembolik bir şubesiydi. Kolordu’nun bu durumu ve Fransız kuvvetleriyle kendi kuvvetleri arasında bulunan baş döndürücü fark Antep halkının yalnız ve yardımcısız olarak harbe devam etmesine sebep olmuştur. Zira kolordu savaşa katılacak kudret ve kabiliyette değildi. Kolordunun ve yeni Ankara hükumetinin Antep mücadelesine ihtiyaç duyduğu nispette yardımda bulunmadığı muhakkaktır.

Antep’in kurtuluşunun 16. yıl dönümü hakkında Anteplilerin Atatürk’e bilgi vermesi münasebetiyle Atatürk’ün 25 Aralık 1937’de Antep halkına göndermiş olduğu ve hissiyatını bildiren telgrafında bu gerçek teyit edilmiştir. Atatürk’ün bu telgrafı tarih bakımından çok mühimdir. Atatürk telgrafında şunları söylemiştir;

Antep Harbi

“Gaziantep‘in İnkılap tarihimizde silinmez ve unutulmaz sayfa teşkil eden yüksek kahramanlıklarının 16. yıl dönümünün kutlulanmakta olduğuna müjdeleyen telgrafınızı aldım. Bundan duyduğum sonsuz zevk ve saadeti şimdi orada hazır bulunan bütün kıymetli, fedakar arkadaşların bilmelerine delaletinizi (aracılığınızı) rica ederim.

Gaziantep ve Gaziantepliler, cidden bütün Türkiye’nin en bahtlısıdır. Çünkü Türkiye’nin her köşesinde ihtilal ve inkılâp, hakiki Türklüğe kavuşma mücadelesi olmuştur. Bu meyanda yalnız Gaziantep‘in Büyük Türk milletinin yüksek kamutayınca gazilikle, muhariplik ile unvan almış bulunması için elbette sebepler vardır.

Yalnız ve yardımcısız bırakılmış olmalarına rağmen sadece mahdut (sınırlı) Türk kahramanlarımızın Gaziantep‘in yüksek kahramanları ile birleşmesiyle en kavi (kuvvetli) zannolunan hasım ordusunun çok faik ve mücehhez (üstün ve donanımlı) kuvvetlerinden kutsal yurtlarını kahramanca kurtarmış olmaları, işte bu, onlara manevi bir pırlanta kıymetinde şimdi taşıdıkları unvanı vermiştir.
O heyecanlı kahramanlık günlerini o gün cereyan ettiği gibi şimdi hatırlamakta olduğuma bu telgrafımı dinleyecek olan bütün yurttaşların emin olmalarım dilerim.
Eğer, bir gün millet, vatan ve cemiyetin yüksek menfaatleri icap ettirirse o çevre kahramanlarının geçmişte olduğundan daha yüksek kahramanlıklar göstermeye amade bulunduklarına da şüphem olmadığı bilinmelidir. Cümlenizin derin ve yıkılmaz güvenle gözlerinden öperim.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

1935 YILINDA, GENELKURMAY BAŞKANLIĞI TARAFINDAN ÇEKİLEN “ANTEP HARBİ “ KONULU FİLM
Genelkurmay Başkanlığı 1935 yılında Gaziantep Savunmasını anlatan bir film çekmeye karar vermiş ve Foto Film Merkezi’ni bu işle görevlendirmişti. Bu filmin oyuncuları savunmanın gerçek kahramanları, Antep savunmasının gazileri olmuştu. Yani kendi kendilerini canlandırmışlardı. Belki sizler de bu filmde Antep harbi gazisi olan babalarınızı ve dedelerinizi görebilirsiniz.

KAYNAK: Mehmet Fatih Bozkurt
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameler IV, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2006, 802 numaralı belge.