Karşıt Fikre Saygı

Hoşgörülü olmanın faydaları
Karşı fikre saygı duymak

Karşıt fikre saygı en zor mesleklerdendir. Meslek diyorum çünkü belirli merhaleler geçerek öğrenilebilecek bir davranış biçimidir. Yine meslekler gibi hiçbir insanın onu öğrenmesi de bitmemekte. Sonu yoktur onu öğrenmenin, bütün ömür boyu devam eder. Ne kadar hoşgörü sahibi olsak da her seferinde daha ulaşmamız gereken bir üst derecesi vardır. Hele ki karşımızdaki insan şahsi fikrimizi aşağılayıp hor görmeye başladığı vakit bütün tahammülümüz çöker ve akıldan ziyade refleksimizle reaksiyon gösteririz.

İnsan doğası gereği farklıya mesafelidir. Görüp geçirdiği nispette ondan olmayanın özelliklerini kabul etmeye başlar. Bazen bu davranışları kendi de yapmaya başlar; bazen de yapmasa dahi çok umursamaz. Hele ki gündelik hayatın içerisinde sürekli farklılıkla muhatap oluyorsa onu bir düşman olarak görmez. Ta ki daha önce hiç görüp duymadığı, kendi bildiğine ters düşecek yeni bir fikir duyuncaya kadar…

Bizlerin insan olarak kaçırdığı şey tam da bu noktadır. Binlerce yıldır uğraşa uğraşa bir kültür, medeniyet inşa etmiş insanoğlu bunu nasıl gerçekleştirmiştir? Fikirlerle. Bu fikirler de bir anda meydana gelmiş değildir. Karşı çıkılmış, benimsenmemiş, düzeltilmeye uğramış, bir diyalektik içerisinde bugünkü haline gelmiş. Hepimiz kilisenin Galileo’ya yaptığını ya da Hülagu’nun Bağdat Kütüphanesi’ne reva gördüğünü biliriz. Hatta Peygamberlerin dışlanışı, Sokrates’in başına gelenler… Örnek çoğaltılır. İşte bu olaylar o günler özelinde alışılagelmemiş karşıt fikirler olmalarından dolayı ciddi reaksiyona sebep olmuş fakat uzun vadede önceki fikirlerin üzerine yenilerinin inşa edile edile bugüne gelmemize vesile olmuştur.

Bunun yanında insanlığın gelişmesi sürecinde az önceki yüksek direnç görülen zamanlar haricinde; düşüncelerin belli bir serbestiyete sahip olduğu karşıt fikre saygı duyulan, hoşgörülü, demokrat zamanlar da olmuştur. Bu zamanlar da insanlık medeniyetinin en hızlı geliştiği zamanlar olarak kayda geçmiştir.(Antik Yunan, Rönesans vs.) bize aslında işin sırrını veriyor bu kısım: karşıt fikrin tahammülünün geliştiği zamanlar gelişimin de hızlandığı zamanlar olmaktadır. Sadece insanlık için değil insanın şahsı için de aynı durum geçerli değil mi? Karşıdakine saygı, tahammül, hoşgörü bizim şahsiyetimizi yükseltmez mi? Kelebek etkisi misali bizden çıkan iyi niyet başkalarına da sirayet etmez mi?

Farklı düşünceye genelde kapalıyızdır ve kolay kolay alışamayız.
Farklı Düşünceye Kapalılık

Biz memlekette şu anda en çok bu düşünceyi arıyoruz. Saygı, tahammül, hoşgörü… Futbol taraftarından siyasilere, yaşam tarzından köy kentliye birbirimize tahammüllü davranmıyoruz. Kolay başarabileceğimiz, bir anda becerebileceğimiz de bir süreç değil maalesef. Çünkü ilk paragrafta da söylediğimiz gibi merhaleleri olan bir süreç bu davranış. Bizim oraları aşmak için daha çok uğraşmamız gerek. Bu uğraşı da elbette kişisel hayatımızdan başlayacaktır. Sırf bizden farklı düşünüyor diye birini hor görmemek iyi bir başlangıç mesela.